Mevlana, Yunan ve İslam filozoflarının kullandığı ontolojik, teleolojik ve
kozmolojik delillere dayanarak Tanrı'nın varlığını ispat etme çabalarından
uzaklaşarak Sokrates gibi insanı temele alan Tanrı'ya ulaşma
metodolojisine dayanmaktadır. Dolayısıyla bu makalenin amacı
Mevlana'ya ait bu metodolojinin ana konularını göstermeye çalışmaktır.
Mevlana'nın eserlerinde bu ana konular insan, iman ve aşk felsefesi
olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla Allah'a giden yol insanlardan geçer.
Daima dışarıda aranan Tanrı'nın, Mevlana ile birlikte insanın özünde,
aklında ve kalbinde olduğu fikri ve inancı yerleşmeye başlamıştır.
Mevlana'ya göre insanın mücadelesi kendisiyle ve kendi nefsiyledir.
İnsanların huzur ve disiplinle Allah'a ulaşabileceğini söyleyen Mevlana, bu
mücadele sürecini "aşk kazanı" metaforuyla anlatmaktadır. Sonuçta
Mevlana'ya göre insanı insan yapan, başta kendisi ve eylemleri olmak
üzere, çevresinde olup bitenleri, varlıkları ve yaşamı düşünebilme ve
sorgulayabilme yeteneğidir. Bunu yaparken hem bilime hem de irfana
güvenmek gerekmektedir.
Mevlana moves away from efforts to prove the existence of God based
on the ontological, teleological and cosmological evidence used by Greek
and Islamic philosophers, and relies on the methodology of reaching God
based on humans, like Socrates. Therefore, the purpose of this article is
to try to show the main issues of this methodology of Mevlana. In
Mevlana's works, these main subjects are determined as human, faith
and philosophy of love. The way to God passes through people. With
Mevlana, the idea and belief that God, who is always sought outside, is in
the essence, mind and heart of man, began to take hold. According to
Mevlana, man's struggle is with himself and his own self. Mevlana, who
says that people can reach God with peace and discipline, explains this
process of struggle with the metaphor of "cauldron of love". After all,
according to Mevlana, what makes a person human is the ability to think
and question what is happening around him, beings and life, especially
himself and his own actions. In doing this, it is necessary to trust both
science and wisdom.