Abstract:
Bu çalışma Arap dilinde bir cümlede isnadın asli unsurlarından birini oluşturan mübtedanın
haberi fiile takdimini konu edinmektedir. İsim cümlelerinde haber, müfret isim olabildiği gibi
fiil ya da müştak isimlerden oluşan haberi fiil cümlesi de olabilmektedir. Bu durumda haberin
mübtedaya ait zamiri bulundurması belagat açısından müsnedün ileyhin takdimini gerektir mektedir. Bu takdimin cümleye katacağı nükteler ise mübtedanın menfi, müsbet, marife,
nekre veya umum ifade eden bir sözcük olmasına göre değişmektedir. Müsnedün ileyhin nefy
edatıyla birlikte haberi fiile takdimi ittifakla tahsis anlamı ifade etmekte ve böyle bir cümle
eylemin başkası tarafından işlendiğini de zorunlu kılmaktadır. Müsnedün ileyhin marife ol ması halinde ise cümlenin bağlamı dikkate alınarak ihtisas kastıyla takdimi tahsis, diğer du rumlarda ise isnadın tekrarından kaynaklı olarak tekavvî hüküm (pekiştirme) ifade etmekte dir. Tahsis, muhatabın fiilde isabet edip fail hakkında farklı bir kanaate sahip olduğu zaman
kasr-ı ifrâd ya da kasr-ı kalb amacıyla müsnedün ileyhin takdim etmesiyle gerçekleşir. Nekre
olması halinde takdim ittifakla tahsis ifade ederken bu tahsisin gerekçesinde Sekkâkî ve diğer
imamların yaklaşımı farklıdır. Sekkâkî, zamir ve nekre müsnedün ileyhin tahsis ifade etme sini fail-i manevi olarak takdir edilebilmelerine ve bu takdirin bil-fiil gerçekleşmesine bağla mıştır. Sekkâkî sonrası belagat imamları bu şartı benimsemeyerek haberi fiil konusunda ge nel olarak Cürcânî’nin görüşlerini esas almaktadırlar. Hepsi ve tamamı gibi umumilik belirten
sözcüklerin müsnedün ileyh olması ve takdim etmesi halinde cümleye katacağı anlam usûl ve
mantık ilimlerinin etkisiyle belagat konuları arasında ele alınmıştır. İbnu’n-Nâẓım; “Te’sîs,
te’kitten evladır.” kuralından hareketle menfi bir cümlede bu sözcüklerin külli olumsuzluğu
(umûmu’s-selb) cüz’i olumsuzluğa (selbi’l-umûm), cüz’i olumsuzluğu da külli olumsuzluğa çe virdiğine kanaat getirmektedir. Ḳazvînî ve diğer belagat âlimleri İbnu’n-Nâẓım’ı delil açısın dan eleştirerek olumsuzluğun kapsamını Cürcânî’nin belirttiği gibi bu sözcüklerin nefy eda tından önce ya da sonra gelmesine bağlamaktadırlar. Belagat imamlarının Cürcânî’nin yakla şımını benimsemelerinde onun görüşlerinin dilin vaz’ına, mefhûmuna ve kullanımına daha
uygun görmeleri en etkili faktör olmuştur.