Kur‟ân-ı Kerim insanların, kendisinden dersler çıkarmasını ve çıkaracağı bu derslerden hareketle
hayatlarını Allah‟ın razı olacağı bir şekilde sürdürmelerini istemektedir. Kur‟ân-ı Kerim‟in birçok ders verme
yöntemi vardır. Bu yöntemlerden bir tanesi de kıssalardır. Kıssalar öğüt ve nasihat verme bakımından çok etkili
bir yoldur. Hz. Musa ve Salih Kul kıssası da içerisinde barındırdığı mesajlar bakımından Kur‟ân-ı Kerimde
bahsedilen kıssalardan sadece bir tanesidir. Bu kıssa genellikle tasavvuf çevreleri tarafından ele alınmış ve
öğretilerine kaynak olarak gösterilmiştir. Bu kıssayı ele alan ve öğretisine kaynak olarak gösterenlerden biri de
kubreviyye tarikatının kurucusu olan Necmuddin-i Kubra‟dır. O‟nun yorumlarında, ilim talebesi olan bir
öğrencinin, kendisini hakikat bilgisine ulaştırmaya çalışan hocasına karşı, tasavvuf diliyle söyleyecek olursak;
müridin mürşidine karşı olan münasebeti ve mürşidin hakikat bilgisini arayan müridine karşı olan tutumunun ön
plana çıktığını söylemek mümkündür.
The Qur‟an invites persons to learn lessons from the Qur‟an and lead a life in line with those lessons so as
to satisfy the wish of God. The Qur‟an makes use of many ways to teach a lesson, one of which is the parable.
The parable constitutes an effective way to provide the persons with advice and counselling. The Prophet Moses
and Al-Khidr parable is just one of those parables containing various messages. This parable has been
intensively covered by the Islamic Sufism communities and used as a reference for their teachings. Najmuddin
Kubra, who was the founder of the Kubreviyye cult, was one of those covering the parable and using it as a
reference for his teachings. It can be stated with reference to the comments of Najmuddin Kubra that the relation
of a disciple of the wisdom world to his hodja, who is helping the student to reach the real truth, and the attitude
of the hodja to his disciple take the center stage.