Ebû Hureyre, İslam’ın son yıllarında Rasûlullah’ın (sas) sahâbîsi olma şerefine nail olmuştur. Ebû
Hureyre’nin, Hz. Peygamber’in vefatı sonrası çok hadis nakletmesi, bazı rivâyetlerinin kimi ashâb
tarafından tahkik ve tenkid edilmiş olması, âlimlerin dikkatinin ona ve rivâyetlerine yoğunlaşmasına
sebep olmuştur. Bu meyanda fukahâ, fıkıh usûlüne dair eserlerinde başta haber-i vâhid olmak üzere bazı
konuları Ebû Hureyre ve rivâyetleri üzerinden ele almıştır. Ebû Hureyre’nin hadis dalındaki yetkinliği
(hıfz kabiliyeti), fakih ya da nakilci râvi olup olmadığı hususları, Hanefî fakihlerinin onun rivâyetlerini
Kitâb, sünnet ve icmâ ile birlikte ele alıp değerlendirmelerinde etkin rol oynamıştır. Hanefî fakihler Ebû
Hureyre’nin rivâyet ettiği bazı rivâyetleri kıyasla çelişmesi, Ebû Hureyre’nin de fakih râvi olmaması
gerekçeleriyle amel edilebilir bulmamışlardır. Dolayısıyla senedinde sorun olmayan fakat
kıyasla/asıllarla çelişen rivâyetler hakkında nasıl hüküm verilmesi gerektiği, hangi yöntem/usûl ile
muârazanın çözüme kavuşturulacağı hususu Hanefî fakihlerin fıkıh usûlünün temel meselelerinden
olmuştur. Hanefîler, kıyasla çelişen, selef âlimlerinin de amel etmediği Ebû Hureyre rivâyetlerini bazen
farklı tevilllerle kabul ederek ma’mûlun bih (kendisiyle amel dilebilir) bulmuş, bazen de amel edilebilir
bulmamışlardır. Onlar isnadında sorun olmayan rivâyetleri reddetmeyip, metindeki/muhtevadaki manevi
inkıta dolayısıyla tenkit etmişlerdir.
Abu Hurayra had the honour of being the Companion of the Prophet (pbuh) in the last years of Islam.
The fact that Abu Hurayra reported so many hadiths after the death of the Prophet and that some of his
narrations were scrutinised and criticized by some companions caused the attention of scholars to focus
on him and his narrations. In this context, fuqaha addressed some issues, especially khabar al-wahid,
through Abu Hurairah and his narrations in their works on uṣūl al-fiqh. Abu Hurayra’s competence in
the branch of hadith (his ability to hifz), whether he was a faqih or a pure transmitter of the narrator,
played an active role in Hanafi fuqaha’ to evaluate his narrations along with the Book, Sunnah and Ijma.
The Hanafi faqihs did not regard some Abu Hurairah’s narrations as legally applicable based on the
grounds that Abu Hurairah was not a Faqih narrator and, for the contradicting some his narrations with
qiyas. Therefore, the issue of how to make a judgment about the narrations that have no issues in their
chain of authority —isnad, but which contradict with the originals/qiyas, and which method/procedure
to resolve these controversies were one of the main issues of the fiqh method of Hanafi jurists. Hanafis
sometimes accepted the narrations of Abu Hurayra, which were contradicting with the qiyas and also
was not acted by their Salafi scholars with different interpretations and found them as “ma’mûlun bih”
(applicable), and sometimes they did not find them acceptable. They did not reject the narrations that
have no problems of the isnad but criticized them for the spiritual cut off —inqita’ in the text/content.