Yükseköğretim, neoliberalizm ekseninde bir yeniden yapılanma
sürecinden geçmekte; bu süreçte daha önceden kendisine yabancı olan
değerler ile yeni bir forma bürünmektedir. Bir yandan genişleme,
özelleşme, ticarileşme ve uluslararasılaşma gibi küresel eğilimler, diğer
taraftan üniversite sıralamaları ve kalite güvencesi sistemleri gibi yeni
kalite göstergeleri yükseköğretim kurumsal çevresinin bir parçası haline
gelmektedir. Makro düzeyde yükseköğretim kurumsal çevresindeki
gelişmeleri Türkiye özelinde değerlendiren bu teorik çalışma, alanyazında
‘Mikrokurumsalcılık’ olarak ifade edilen teorik perspektifi incelemektedir.
Makro düzeyde kurumsal çevrenin örgütler üzerindeki eşbiçimci etkilerini
kabul etmesinin yanı sıra, mikro düzeyde örgütsel bileşenleri kapsayan bu
teorik perspektif, daha bütüncül örgütsel analizlere olanak tanıyabilecek
niteliktedir. Özellikle, örgütsel kimliğin kurumsal çevreden örgüte nüfuz
eden baskı ve talepleri anlamlandırmadaki rolü nedeniyle Yeni
Kurumsalcılık ve örgütsel kimlik perspektiflerinin bütünleştirilmesinin
gerekliliği alanyazında tartışılmaktadır. Bu doğrultuda,Mikrokurumsalcılık teorik perspektifi, yükseköğretim örgütlerinin
kurumsal çevre ile ilişkileri sonucunda oluşabilecek benzeşme ve
ayrıklaşma süreçlerine yönelik daha kapsamlı bir bakış açısı sunarak
örgütsel davranış ve değişimi açıklayabilir.
The ascendency of neoliberalism and its discourse has brought about
fundamental shifts in higher education, Today, higher education
institutions are being infused with values that were once regarded
unorthodox. Not only such global trends as massification, privatization,
commodification and internationalization but also new quality indicators
-in the form of quality assurance systems and university rankings- have
become an integral part of higher education institutional field both
globally and in Turkish higher education context. Upon briefly examining
the macro level higher education institutional field with special reference
to that of Turkey’s, the current theoretical paper outlines a more holistic
theoretical approach to organizational analysis. Coined as
Microinstitutionalism, this theoretical framework can contribute to
organizational analysis in that it can combine elements of organizational
identity and actorhood with conventional new institutionalist perspective,
thus allowing for a more thorough understanding of diffusion and
convergence of organizational behavior and practices.