Bilinçli bir varlık olan insan nesiller boyu dönemlerini şekillendiren fikirler üretmişlerdir. Birlikte yaşamın getirdiği sorunlarla mücadele etme çabaları, toplumları ideal düzen arayışına itmiştir. Ortaya çıkan fikirler edebiyatta yazınsal olarak gelişmiştir. Dönemlerinin eleştirisi niteliğinde olan ve çözüm önerisi sunmaya çalışan ütopyalar, 19.yy’da endüstri devriminin yarattığı kaosa karşılık mimarlıkta yansımalarını bulmuştur. İlk olarak mimari ürünlerle somutlaştırılmaya çalışılan ütopyalar, 20.yy’da sinema sanatının çıkışıyla beraber sistematik olarak görselleştirilmeye başlanmıştır. Döneminin sorunlarını çözebilme kaygısı olan, geleceğin formlarını ve/veya fonksiyonlarının değişimini bilimsel/teknolojik gelişmelerle tasarlayabilme mimarlık ütopyalarını oluştururken, sinemada bu ütopyalar, distopyalar olarak bilim kurgu filmleriyle nesnelleşmiştir. Ütopik mekân kurgusunu yansıttığı düşünülen örnek filmler seçilmiş ve çıkarımlar yapılmıştır.
Human beings, a conscious being, have produced ideas that have shaped their periods for generations. Efforts to tackle the problems of living together have pushed societies to seek an ideal order. The emerging ideas developed literarily in literature. Utopias, which are criticism of their periods and try to offer a solution proposal, found their reflections in architecture in response to the chaos created by the industrial revolution in the 19th century. Utopias, which were first tried to be embodied with architectural products, started to be systematically visualized with the advent of cinema art in the 20th century. While solving the problems of the era and designing the change of the forms and/or functions of the future, which are concerned about their solutions, with scientific/technological developments, utopias are formed by science fiction films as dystopias. Some sample films thought to reflect the utopian space setup were selected and inferences were made.