Amaç: Bu çalışma, fertil - infertil kadınların, fertilite bilgilerini ve stres düzeylerini karşılaştırmak amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini; 223 gebe ve 157 infertil kadın oluşturmuştur. Veriler, bireylerin tanıtıcı özelliklerini ve üreme bilgilerini ölçen anket formu ve Fertilite Sorun Envanteri (FSE) ile toplanmış, SPSS programında değerlendirilmiştir.
Bulgular: Araştırmaya katılan kadınların %79,7’sinin adetlerinin düzenli olduğu, %40’nın adet takvimi/günlüğü kullandığı, infertil kadınların ovulasyon bilgi düzeyleri ile fertil kadınların bilgi düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Kadınların Global Stres Puanı ile FSE alt boyutları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur.
Sonuç: İnfertil kadınlar fertilite bilinci konusunda fertil kadınlardan daha fazla bilgi sahibi olduğu, fertil kadınların stres düzeyinin daha yüksek olduğu ve kadınların stres düzeyleri arttıkça FSE alt boyutu sorunlarının da paralel olarak arttığı görülmektedir.
Aim: This research was carried out descriptively to determine the comparison of reproductive information and stress levels of fertilite and infertile women.
Materials and Methods: The sample of the study consisted of 223 pregnant women and 157 infertile women. The data were collected with a questionnaire form measuring fertilizer characteristics and reproductive information of individuals and Fertility Problem Inventory (FPI) and evaluated in SPSS program.
Results: It was found that 79.7% of the women participating in the study knew that their periods were regular, 40% used the menstrual calendar or diary. There is a statistically significant difference between infertile and fertile women in knowledge levels ovulation period. A positive correlation was found between the Global Stress Score of women and FPI subscales.
Conclusion: It was observed that infertile women have more information about fertility awareness than fertile women, the stress level of fertile women is higher and FPI subscale problems increase in parallel with the stress levels of women.