II. Dünya Savaşı bitmiş ve Müttefik Devletler, Mihver Devletlere karşı yıkıcı bir zafer elde etmiştir. Bu başarının ardından dünyada farklı güçler ortaya çıkmıştır. Bir tarafta ABD, diğer bir tarafta ise savaş sonunda sınırlarını oldukça genişleten SSCB II. Dünya Savaşı’ndan ziyadesiyle güçlenerek çıkmıştı. Farklı ideolojilere sahip bu iki büyük devlet savaştan sonra karşılıklı çekişmelere girmişlerdir. Fikirlerini yaymak için çabalamış ve neredeyse dünyayı ikiye bölmüşlerdir. İki kutba ayrılan dünyada, gelişmekte olan diğer devletler güçlü bir safta yer almak istemişlerdir. Bu bağlamda, Türkiye ise savaş sonrasında politikasını değiştiren SSCB ile karşı karşıya gelmiştir. SSCB Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit etmiştir. Boğazlar meselesini tekrar gündeme taşımıştır. SSCB’nin bu olumsuz politikaları Türkiye’yi batıya yakınlaştırmaya sevk etmiştir. Cumhuriyetin ilanından beri tek partili rejimle yönetilen Türkiye, savaşın kazananların ve savaş sürecinde ülke içindeki bazı dinamiklerin dayatması sonucu çok partili siyasal hayata geçmiştir. Bu süreç sancılı olsa da demokrasinin tohumları atılmıştır. Tek parti yönetiminden bıkkınlık duyan halk artık yeni alternatifler aramaya başlamıştır. Durumun farkında olan Milli Şef İsmet İnönü çok partili rejim için ufak adımlar atmaya başlamıştır. Çok partili hayata geçişin sinyalini veren İsmet İnönü konuşmalarında bunu açıkça belirtmiştir. Değişim talep edenlerin istediği gerçekleşmiş öncelikle II. Dünya Savaşı sonrasında Nuri Demirağ önderliğinde kurulan Milli Kalkınma Partisi ilk muhalif parti olmuştur. Bu önemli adımı atan Nuri Demirağ bir örnek teşkil etmiş ve kurulacak olan yeni muhalif partilerin yolunu açmıştır.
iv
1946 yılında Türkiye’de yeni bir muhalif parti daha kurulmuştur. Bu muhalif parti CHP’nin içinden ve yine meclisten doğmuştur. Yeni parti İsmet İnönü’nün ezeli rakibi olan Celal Bayar’ın lideri olduğu Demokrat Parti’dir. Anadolu ağzıyla “Demirkırat” kurulmuştu. 7 Ocak 1946’dan itibaren Türkiye’de dengeler değişmiş ve tek parti dönemi kapanıp çok partili siyasal hayata geçiş sağlanmıştır. Bu yeni süreçte iç ve dış siyasette önemli değişiklikler yaşanmıştır. Demokrat Parti kurulduğu günden itibaren ülkenin iç siyasetinde giderek yükselmiştir. Siyasette güzel bir ivme kazanan Demokrat Parti ilk zamanlarda ekonomik planlarını gerçekleştirmiş ve Türk halkının gönlüne taht kurmayı başarmıştı. Daha sonraları yaşanan birkaç talihsiz olaylar neticesinde ülke içinde bir takım siyasi gerginlikler yaşanmış ve bu gerginlikler yeni döneme yani çok partili siyasal hayata ağır gelmişti. Bu talihsiz olaylar ve yaşanan ekonomik krizlerden dolayı halkın gönlüne taht kurmuş olan Demokrat Parti kendisine karşı oluşturulan muhalif cephe karşısında yenik düşmüştür. 27 Mayıs beklenmedik bir anda gerçekleşmiş, 10 yılda ülkede meşruiyetini devam ettiren parti kısa bir zaman içerisinde tarihe gömülmüştür. Ama taşıdıkları demokrasi ve çok partili siyasal hayat misyonu günümüze kadar devam etmiştir. Bu çalışmanın yöntemi ulusal ve uluslararası akademik repertuarda yer alan literatürün taranması doğrultusundadır. Çalışmanın ilk kısmındaki literatür çalışmasıyla, olayların olduğu gibi araştırmaya ve var olanlar ile yaşananların ne olduğunun açıklayarak ortaya konması için betimsel bir araştırma yolu izlenmiştir. Bu doğrultuda bu bölümde din,devlet,demokrasi ilişkisi, Türkiye’nin demokrasi denemeleri, Türkiye’nin demokrasiye geçişini etkileyen iç ve dış etkenler, Demokrat Parti’nin kuruluşundan iktidara geçiş süreci, Dönemin basın ve gazeteleri ve Demokrat Parti’nin demokrasi tutumunun toplumsal tahlili yapılmıştır. Çalışmanın ikinci kısmında; Demokrat Partinin Din ve Laiklik politikalarının sosyolojik anlamda incelenerek toplumsal yapı üzerinde ne gibi etkiler, değişiklikler yarattığına dair bir yol izlenerek bu dönemde Mustafa Kemal Atatürk, Dini hareketler, Dini eğitim(imam hatipler), Diyanet İşleri Başkanlığı, Cami ve Medreseler,Gayri Müslim ve Alevilerin Durumu, Arapça Ezan Yasağının kaldırılması, Devlet Radyosunda dini yayınlar, Vicdan ve Toplanma Hürriyeti ve DP’nin Din-Laiklik politikalarının toplumsal tahlili ve tepkiler başlıkları anlatılmıştır.
The world powers, which changed after the Second World War and divided two poles, wanted to find a strong place for themselves. 2 nd World War the western block that won the democracy front and on the Soviet Union to the west of Turkey to zoom throat was threatening. In this context, since the republic’s only-party spindles, interbank, that an authoritarian regime with managed Turkey result in the imposition of some dynamic countries in the process of winning the war, and war is a multi-party history to life. This process is painfull, but the seeds of democracy have been thrown. The people who were tired of the only-party and only-man period started looking for new alternavites. The national chef who is aware of the situation started to throw small ones for multi-party life. He has made it clear in his İsmet İnönü speeches, which sihnal the passage of multi-party life. Was founded in 1946, he wants to become a new opposition party in Turkey. This opposition party is born from with in the CHP and from with in parliament, and the party of the Celal Bayar, who is the eternal opponent of his return, is the DP ‘‘Demirkırat’’ was established with the saying of the people of Anatolia. As from May 14, 1950 balances have changed in Turkey and is thrown off and step into the only-party era of democracy. Big steps will be taken in domestic and foreing country politics. There will be political tensions from now on, but these practices will be heavy for the newborn child. After a series of events and economic crises, the democratic party, which has been thrilled in the heart, will be defeated by the opposition faction against itself. May 27, will happen unexpectedly the decadent party in 10 years would have buried the with in a short period of time. But the flag of the democracy they carried was going to continue until the cold.
vi
The method of this study is in the direction of the literature in the national and international academic repertoire. With the literature study in the first part of the study, a descriptive research path was followed to explain the events as they were and to explain what happened and what happened. Hence, this chapter religion, the state, relation democracy, Turkey's democracy trials, Turkey's internal and external factors affecting the transition to democracy, Democratic organization from the power transition process of the Party, the press and newspapers and Democratic social analysis of democracy stance Party Period it is made. In the second part of the study; In this period, Mustafa Kemal Atatürk, Religious movements, Religious education (imam hatipler), Presidency of Religious Affairs, Mosque and Madrasahs, Non-Muslims and Alevis, the Democratic Party's religion and secularism policies were examined in a sociological way. Its situation, the abolition of the Arabic Azan Ban, religious broadcasts on State Radio, Freedom of Conscience and Assembly, and the social analysis and reactions of the DP's Religion-Secularism policies were described.