Karahanlı Dönemi Türkçesi eserlerinden biri olan Atebetü’l-Hakayık yalnızca Türk Edebiyatı tarihi bakımından değil, aynı zamanda Türk sosyo-kültürel hayatı, Türk dil ve kültür arkeolojisi açısından da önemli bir kaynaktır. Karahanlılar (840-1212) döneminde Edib Ahmed b. Yüknekî tarafından yazılmış olan eser, “Muhammed İspehsâlar Beg” namına yazılmış ve kendisine sunulmuştur. Bu eser İslâmiyet sonrası Türk dili ve edebiyatının ilk eserlerinden biri olup edebiyat tarihinin didaktik eserlerindendir. Eser aynı zamanda İslâm’ın kabulünden sonra toplumsal hayatta gözlenen sosyo-kültürel değişimin yanında değişen edebî dilin esere yansımasını göstermesi açısından da önemlidir. Kutadgu Bilig’de dikkat çeken millî karakterin, bu eserde dinî bir karaktere bürünerek devam ettiği görülür. Eseri sözcük hazinesi olarak ele aldığımızda kendinden önce yazılan Kutadgu Bilig’den daha fazla Arapça ve Farsça sözcük içerdiği görülür. Bunun sebebi zamanla İslâm dininin dolayısıyla Arapça ve Farsça’nın önce topluma sonra da Türkçe’ye olan etkisidir.
Atebetü’l-Hakayık, which is one of the works of Turkish of Karahanlı Period, is an important source not only in terms of the history of Turkish Literature but also in terms of Turkish socio-cultural life, Turkish language and cultural archeology. In the period of Karahanlılar (840-1212) Edib Ahmed b. The work written by Yükseknekî was written on behalf of ammed Muhammad İspehsâlar Beg ve and presented to him. This work is one of the first works of Turkish language and literature after Islam and is one of the didactic works of literary history. The work is also important in terms of reflecting the changing literary language to the work as well as socio-cultural change observed in social life after the adoption of Islam. It is seen that the national character, which draws attention in Kutadgu Bilig, continues to take on a religious character in this work. When we consider the work as a vocabulary, it is seen that it contains more Arabic and Persian words than Kutadgu Bilig written before him. The reason for this is the effect of Islam and Arabic and Persian on society and then Turkish.