Altın çağını VIII-XIII. Yüzyıllar arasında yaşamış olan İslam düşüncesinin en temel özelliklerinden biri, eşzamanlı ya da artzamanlı olarak süregelen, dinamik kelâm-felsefe tartışmalarına sahip olmasıdır. “Tehâfüt geleneği” biçiminde adlandırılan bu tartışmaların hiç şüphesiz ilki ve en meşhuru, Gazzâlî’nin, başta İbn Sinâ olmak üzere filozofları eleştirmek için kaleme aldığı ““Tehâfütü’l-Felâsife (Filozofların Tutarsızlığı) adlı eseriyle başlayan tartışmadır. Gazzâlî, şu üç meselede filozofların küfre girdiğini iddia etmiştir: Allah ile beraber âlemin kadîm sayılması, Allah’ın tikelleri bilemeyeceği ve ölümden sonraki hayatta bedensiz dirilişin gerçekleşmesi. Biz bu çalışmada âlemin ezelîliği meselesini İbn Sina, Gazzâlî ve Hocazâde’nin görüşlerini karşılaştırmak suretiyle ele alıp inceleyeceğiz.
One of the most fundamental features of the Islamic thought that has göne through its Golden Age between VIII- XIII centuries is that it has a dynamic apologethic-philosophical debate that is ongoing simultaneously or on a continuous basis. These discussions, which are called "Tradition of Criticism", are undoubtedly the debate which started with the work of Tehâfütü'l-Felâsife (Inconsistency of Philosophers), which is the first and the most famous, in which Ghazzali has written to criticize philosophers, especially Avicenna. Al-Ghazzali claimed that philosophers committed big sin in three matters: Receiving the eternity of world with God, God will not know partials and realization of the resurrection in the life after death without body. In this study, we will examine and compare the views of the eternity of the universe with the views of Avicenna, Gazzali and Hojazadhe.