Kitle iletişim araçlarının baş döndürücü gelişimi özellikle soğuk savaş
sonrası dönemden beri içinde yaşadığımız çağın basitçe dijital çağ olarak
adlandırılmasına neden olmuştur. O zamandan beri insanlık bu
adlandırılmaya uygun olabilecek birçok gelişmeye tanıklık etmiştir. Bu
zamana kadar adım adım topluma entegre olmayı başaran yeni kitle
iletişim araçları sosyal yaşamın merkezine yerleşmeyi başarmıştır. Artık
bireyler bu araçlar ile sosyalleşmektedirler. Ancak bu sosyalleşme süreci
düşünüldüğünden daha kapsamlı bir değişimin eşiğinde durmaktadır.
Toplumsal yaşama ait her şey sayısallaşmakta ve dijitalleşmektedir. Tüm
dünya dijital bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Dijital dönüşüm
beraberinde yeni bir kamusallık biçimini getirmekte ve bu yeni kamusallık
küresel ölçekte dijital bir kültürün oluşmasında alan vazifesi görmektedir.
Böylece bu makalenin amacı dijital dönüşümün etkilerini, bu dönüşümün
ortaya çıkaracağı riskleri ve fırsatları, toplumda oluşan dijital kamusallık
biçimi ve giderek yükselmekte olan dijital kültür üzerinden analiz
etmektir. Bu doğrultuda, Herbert Marcuse, Paul Virilio ve Manuel
Castells’in görüşlerinden hareketle çeşitli istatistiklerden yararlanılmıştır.
The dazzling development of mass media has caused the era we live in to
be simply called the digital age, especially since the post-cold war era.
Since then, humanity has witnessed many developments that might be
suitable for this naming. By this time, the new mass media that managed
to integrate step by step to the society have managed to settle in the
center of social life. Individuals are now socializing with these tools.
However, since this socialization process is thought, it stands on the verge
of a more comprehensive change. Everything about social life is digitized
and digitalized. The whole world is going through a digital transformation
process. Digital transformation brings with it a new form of publicity and
this new publicity serves as a space for the formation of a digital culture
on a global scale. Thus, the purpose of this article is to analyze the effects
of digital transformation, the risks and opportunities that this
transformation will create, through the form of digital publicity in the
society and the increasing digital culture. Accordingly, various statistics
have been used based on the views of Herbert Marcuse, Paul Virilio and
Manuel Castells.