Turgut Uyar, uygarlığın/ modernitenin geldiği en son hâli, insanın iç ve dış uyumunun bozulmasında ve doğayla olan irtibatının koparılmasında yegâne etken olarak görür. Bu nedenle şiirinde, mutluluktan çok mutsuzluk getirdiğini iddia ettiği bilim ve teknoloji birikimlerinin protestosu çok yaygındır. Buna mukabil tabiat içinde, moderniteden uzak, neredeyse ilkel bir insan ve toplum düşü kurar. İnsanın kendine ve nesline acımasızlığı karşısında tedirgindir, ümitsizlikten kaynaklanan bir bunalım duygusu yaşar. İnsan davranışlarına ve çağına sinmiş anlamsızlık ve saçma duygularını, belli bir dönem şiirine anlamsızlık penceresini açarak daha etkili anlatmayı başarır. Uyar, şiirinin biçimini de söylediği şeye göre ayarlamıştır. Yaşam içerisinde her şeyin bölünmüşlüğü / dağınıklığı gibi şiirin şekli de belirsiz / karmaşık olmalıdır. Bu durumda yazdıklarının şiirsellik özelliklerini, başta kelime ve ibare yinelemelerine başvurmak suretiyle ritim ve ahenkle arttırmaya çalışır. Kent ritmini kaybedenler için yeniden sahte dünyalar kurar.
Turgut Uyar viewed the last case that the civilization/ modernity reached as the unique factor distorting human internal and external harmony and isolating them from nature. Therefore, in his poems, there is a great deal of protests against science and technology which he claimed to bring about sadness rather than happiness. However, he dreamed of almost a primitive human and society in nature, far from modernity. He was discontented about human mercilessness against himself and his generation; he was in depression stemming from hopelessness. He managed to express effectively the feelings of meaninglessness and absurd through opening windows of meaninglessness to a poetic period. He adjusted the form of his poems to what he said. In his opinion, poems should be ambiguous/ complex as everything in life is divided/ mess. In this case, he attempted to expand the poetic features of his writing by rhythm and harmony through repeating words and phrases. He re-established the fake worlds for those who lost the rhythm of the city.